Tema "AŞK"
Film " Sil Baştan"
Aşk hiç şüphesiz duyguların en yücesidir.Bu nedenle önceliğim oldu.Peki o kadar film arasından neden tatlı mı tatlı bir romantik kurgu seçmedim ? Bunu bu yazının sonunda umuyorum anlayacaksınız.
Sil baştan romantik bir bilimkurgu yapıtı. Zaman ve mekan karmaşıklığı arasında ,güçlü metaforlar ve ana fikirler barındıran bir yapıt. Bazen anlayamadığımız ve filmin hızına yetişemediğimiz durumlar oluyor elbette ancak yönetmenin ve senaristin vermek istediği mesaj filmin her saniyesinde belirgin bir şekilde okunabiliyor.
Şimdi ilk sahneye bakın. Siyah başlayacak simsiyah boş bir ekran. Çünkü Joel ' un zihninden Clementine'ı sildirdiği ilk sahne. Birde en son sahneye bakın , bembeyaz boş bir ekranla bitiyor.
Siyahın beyaza dönüşümünü izlemişiz 2 saat boyunca. Yani mutlu sonlanacak bir aşk hikayesi izlemişiz.
Şimdi sizi Clementine ve Joel ile tanıştıracağım.

Tren metaforu sinemada çok kullanılan ve " yalnızlığı" çağrıştıran bir unsur.
Evet gerçekten de filmin başında Clementine ve Joel yalnız 2 kişiler.

Clementine turuncu ve maviyi üzerinde taşıyan, cesur,dışa açık,girişgen,konuşkan bir kız. Joel ise siyah şapkası ile kendini kapatmış koyu ve mat giyinmeyi tercih eden Clementine tersine konuşmayı çok sevmeyen içine kapalı bir tip sergiliyor.Ve filmin bu tek karesi karakterleri konuşturmadan tanıştırıyor bizimle.

Tabi tanışmayı da bu ilişkiyide Clementine başlatıyor.
İşte bu efsanevi sahneyi eklemeden edemedim.
Sonra ne oluyor.Bir ilişki süreci ardından, güzel yaşanmışlıklar güzel anılar biriktiren bu çift,her ilişkide olduğu gibi kötü günlerde yaşamaya maruz alıyor.
Her hatıramızın, duygusal bir özü vardır ve o özü yok ettiğimizde hatıra bozulmaya başlar. Silme işlemi de bu özü yok etmek hatıraları bozmak demektir.Aşk'ı unutulmaz yapan hatıralar değil midir zaten ? Paylaşılanlar.
Joel da aynı şekilde Clementine ı sildirme fikrinin arkasına sığınıyor.
Peki hatıralar yok olunca aşk da yok olup gider mi ? Hatta zihninizi sildirip hayatınızdan o insanı aldırsanız , varlığını hiç bilmeseniz ? Bunu filmin sonunda göreceğiz.
Silmek,sildirmek silme kararı vermek o kadar da kolay değildir. Pişmanlıklarla ger dönüşlerle dolu bir süreç olur genellikle. Ve herşeyin anlamsızlaştığı bir süreçtir.Joel ve Clementine içinde öyleydi.
Sonra ne oldu. Her aşkta olduğu gibi mücadele.
Ya unutmak yada geri kazanmak için.
Geri kazanma yolunda, parlak fikir Clementine'dan çıkıyor. Zihin haritasında güzergahın dışına çıkmak.
Bilinçaltına inmek. Aslında Joel'un kıimseye açmadığı ve Joel'u bu kişiliğe bürüyen zor çocukluk dönemlerine.
Joel'un neden siyah ve mat giydiğini neden az konuştuğunu ve neden içine kapandığını işte burda anlıyoruz. Çünkü yönetmen bizi Joel'un bilinçaltına indiriyor.Filmin iyi kurgulandığını ve her detayın bilinçli olarak verilen ipuçları olduğunu söylemek yerinde olacak.
Filmin son 15 dakikası filmi daha manidar yapıyor. Çünkü zihnin silinmesine rağmen, yolların ayrılmasına rağmen, o kişiye dair hiçbir şey bilmememize rağmen aşk engellenir yada yok edilir mi ? Hayır. Aşk kaderde var ise engellenemez ,yok edilemez bir şekilde var olacak,yeniden,yeniden.
Peki birbirini tanımayan bu iki insanı defalarca biraraya getiren güç neydi ? Silinmelerine rağmen ikisini de o trende içgüdüsel olarak konuşturan ve sevmelerini sağlayan şey neydi ? Bu neydi ve engellenebilir miydi ?
Bu kaderdi. Aşk kaderdi, ve bizden öte bir güç tarafından yönetiliyor olmalıydı. İnsan aklı ve teknolojisi bunu yok etmeye çalışsa bile başaramazdı, çünkü aşk, aşkın bir gücün kontrolü altındaydı. Aşk dediğimiz mesele aslında basit ve karmaşık, tarifi zor birşeydir.
Yada sadece bu filmin söylediği gibi Aşk "Kader" dir, Haberimiz olmaksızın , bir zaman ve mekanda bizim bilincimiz dışında bir araya getirilmektir.
Bizim tarafmızdan engellenemez, sona erdirilemez, yok edilemez, var edilemez , başlatılamaz ve bitirilemez.
Sil baştan. Bize bu mükemmel kurguyla aşk'a dair çok şey bağırıyor. Dinlemekte fayda var. Ha bide o arkaplanda çalan müthiş müziğin adı, The Korgis-Everybody's gotta learn sometimes. Bunuda dinleyin.
Hoşçakalın.